Deuterokanonik (Apokrif) Kitaplar Tobit Yudit Ester Bilgelik Sirak Baruk Yeremya’nın Mektubu Azarya’nın Duası Suzanna Bel ve Ejderha 1. Makabeler 2. Makabeler 3. Makabeler Esdras Ezra Maneşşe’nin Duası 151. Mezmur 4. Makabeler

Yeremya’nın Mektubu

YEREMYA'NIN MEKTUBU

GİRİŞ

Yeremya 'nın Mektubu 'nun sürgün edilmek üzere olan Yahudiler'e Yeremya Peygamber tarafından mektup şeklinde yazıldığı söylenmektedir. Özellikle put­perestliği kınayan uzun bölümler içerir.

Ana Hatlar

1-40  Putların yararsızlığı

41-73  Putlara tapmanın budalalığı

1Babil Kralı tarafından Babil'e tut­sak götürülecek olanlara Yeremya'nın gönderdiği mektubun bir kopyasıdır. Yeremya, Tanrı'nın kendisine verdiği buyrukları onlara bildiriyordu.

2Tanrı'ya karşı işlediğiniz günah­lardan ötürü Babilliler'in Kralı Nebukadnessar tarafından Babil'e sürgün edileceksiniz.

3Babil'e gittikten sonra orada uzun yıllar kalacaksınız, yedi ku­şağa dek. Ondan sonra sizleri esenlik içinde evlerinize geri göndereceğim.

4Babil'de gümüşten, altından ve tah­tadan yapılmış, omuzlarda taşınan ve putperestleri dehşete düşüren tanrılar göreceksiniz.

5Uyanık olun. Yabancı­ları taklit etmeyin, onların tanrıların­dan korkmayın. Bu tanrılara tapanla­rın onların önünde ya da arkasında kalabalık bir halde yürüdüklerini gö­receksiniz.

6Tam tersine yürekleriniz­de şöyle deyin: "Efendimiz, yalnız sa­na tapınmamız gerek."

7Çünkü mele­ğim sizlerle beraberdir, yaşamınızı o yoklayacaktır.

Putların Yararsızlığı

8Sanatkârlar bu tanrıları altın ve gümüşle kaplamışlar, dillerini cilalamışlardır. Bunlar sahtedir ve konuşamazlar.

9Bu putperestler altın alırlar ve sanki süsü seven bir kıza verile­cekmiş gibi, tanrıları için taç yaparlar.

10Bazen kâhinler tanrılardan altın, gü­müş aşırırlar ve bunu kendilerine har­carlar. Bazen de bunu tapınak fahişe­lerine armağan vermek için kullanır­lar,
11Gümüşten, altından ya da tahta­dan yapılan bu tanrıları tıpkı insanmış gibi giydirirler.

12Oysa bu tanrılar üzer­lerindeki mor pelerinlere karşın ken­dilerini kurtlara ve kararmaya karşı koruyamazlar.

13Onların yüzünün to­zunu bile almak gerekir, çünkü tapı­nağın tozu onları iyice kaplar.

14Bu tanrılardan birinin elinde, bir ilin valisiymiş gibi bir asa vardır. Yine de ken­disine saygısızlık edeni öldürme gü­cünden yoksundur.

15Bir diğerinin sağ elinde kılıç ve balta vardır, yine de savaşa ve hırsızlara karşı çaresizdir, kendisini koruyamaz.

16Bütün bunlar­dan anlaşılıyor ki, bunlar tanrı değil­dir, onlardan korkmayın.

17Herkesin kullandığı bir kap kı­rıldıktan sonra nasıl işe yaramazsa, tapınaklara yerleştirilen bu tanrılar için de durum aynıdır. Tapınağa girenlerin neden olduğu toz gözlerini doldur­muştur.

18Krala saygısızlık ettiği için ölüme mahkûm edilen kişinin etrafın­daki kapılar kilitlenir. Aynı biçimde hırsızlardan korkan kâhinler bu tanrı­ların tapınaklarına kol demiri ile ka­panmış, sürgülenmiş kapılar yaptır­mışlardır.

19Tapınakta kâhinler kendi kullandıklarından daha fazla lamba yakarlar. Ama tanrılar bunlardan hiç­birini göremez.

20Tapınaktaki direk­lerden biri gibidirler, söylendiğine gö­re, zeminden gelen beyaz karıncalar onları içten kemirir, süslü giysilerini de yer.

21Tapınaktan yükselen duma­nın yüzlerini kararttığını farketmezler.

22Yarasalar, kırlangıçlar ve çeşitli kuşlar bedenlerinin ve başlarının üze­rinde uçuşurlar. Kediler orada sinsi sinsi dolaşır.

23Söylediklerimden an­layacağınız gibi, bunlar tanrı değildir, onlardan korkmayın.

24Altın kaplama oldukları için ol­dukça süslüdürler. Ama biri kararan altını parlatmazsa, bu tanrılar kendi kendilerine parlayamazlar. Onların dö­kümü yapıldığı zaman, hiç bir şey his­setmediler.

25Onlar için ne denli çok para ödenirse ödensin, kendilerinde hiç­bir yaşam belirtisi yok.

26Yürüyemedikleri için, insanların omuzlarında ta­şınıyorlar, bu da onların ne denli ya­rarsız olduklarını gösteriyor.

27Bu du­rum onlara tapınanlar için de utanç verici, çünkü yere düşerlerse onları yeniden kaldırmak zorundalar. Kaldı­rılınca, kendi kendilerine kımıldayamazlar. Biri onları eğri olarak yatırır­sa, doğrulamazlar. Onlara verilen ar­mağanlar tıpkı ölülere sunulan arma­ğanlar gibidir.

28Kâhinler onlara su­nulan armağanları satar ve bundan ka­zanç sağlar. Öte yandan eşleri de ke­silen kurbanların bir kısmını tuzlayarak saklar, ama yoksullara ya da güçsüzlere hiçbir şey vermez.

29Tanrılar için kesilen kurbanlara gelince, âdet gören ya da doğum yapan kadınlar için bunlara dokunmanın bir sakıncası yok­tur! Verdiğim örneklerden anlayaca­ğınız gibi bunlar tanrı değildir, onlar­dan korkmayınız.

30Gerçekten onlara tanrı demek ola­naksızdır. Kadınlar gümüşten, altından ya da tahtadan yapılmış bu tanrılara kur­ban kesmiyorlar mı?

31Kâhinler kendi tapınaklarında, giysileri yırtılmış, saç ve sakalları tıraş olmuş durumda başı açık otururlar.

32Halkın cenaze törenle­rinde yaptığı gibi tanrıların önünde ba­ğırıp çağırırlar.

33Kâhinler tanrıların giy­silerini alarak bunlarla eşlerini ve ço­cuklarını giydirirler.

34Bu tanrılar, ken­dilerine yapılan iyi ya da kötü davranış­lara hiçbir karşılık veremezler. Bundan öte, kralları tahta çıkartamazlar ya da tahttan indiremezler.

35Ayrıca zenginlik ya da para dağıtmaya güçleri yetmez. Bir kişi onların önünde ant içer, ardın­dan sözünde durmazsa, ondan hesap soramazlar.

36Onlar insanı ölümden, güçsüzü güçlünün elinden kurtaramaz­lar.

37Körlerin görebilmelerini sağlaya­maz, başı belada olan birine yardım edemezler.

38Dul kadına acıyamaz, ye­time karşı eli açık davranamazlar.

39Al­tın ya da gümüşle kaplı bu tahta tanrı­lar dağın kenarındaki taşlar kadar işe yarar. Onlara tapınan utanç duyacak­tır.

40Bu ortamda biri onların tanrı ol­duğunu nasıl düşünebilir ya da söyle­yebilir?

Putlara Tapmanın Budalalığı

Kildaniler bile onları onurlandır­maz.

41Dilsiz, konuşamayan birini bu­lurlarsa onu Bel'e götürürler ve ada­mın dilini çözmesini isterler,  sanki onları duyuyormuş gibi!

42Bir türlü gerçeği görüp bu tanrılardan vazgeçe­mezler. Sağduyudan o denli yoksun­durlar.

43Kadınlar, bellerinin etrafın­da iplerle sokaklarda otururlar, buhur gibi kepek yakarlar. Yoldan geçen bir erkek bu kadınlardan biriyle yatarsa, o da yanında oturan komşusuna takı­lır, çünkü kimse onunla yatmamış, be­lindeki ip kopartılmamıştır.

44Bu tan­rıların yanı başında gelişen tüm olay­lar düzmecedir. Bu ortamda onların tanrı olduğunu biri nasıl düşünebilir ya da söyleyebilir?

45Bu tanrıları dülgerler ya da ku­yumcular yapmıştır, onlar neye karar verirlerse bu tanrılar da o biçimde or­taya çıkar.

46Bunları yapanların yaşa­mı o denli uzun sürmez, onların yap­tıkları şeyler nasıl tanrı olabilir?

47On­ların ardından gelen kuşaklara bırak­tıkları miras kuruntudan ve hayal kı­rıklığından oluşmaktadır.

48Savaş du­rumunda ya da bir felaket olunca, tan­rılarla birlikte nerede saklanabilecek­lerini kâhinler aralarında görüşürler.

49Kuşkusuz onların tanrı olmadığını herkes anlar, çünkü savaştan ya da fe­laketlerden kendilerini kurtaramazlar.

50Ne olursa olsun, altın ya da gümüş­le kaplı tahtadan yapılmışlardır, bun­ların düzmece olduğu böylece açıkça anlaşılmaktadır.

51Uluslar ya da kral­lar açıkça anlar ki bunlar tanrı değil­dir, ancak insan elinin ürünüdür ve onlarda tanrısal etkinlik yoktur.

52Şim­diye dek onların tanrı olmadığından kuşku duyan bir kişi bulunabilir mi?

53Bir ülkeye kral atayamazlar, in­sanlar için yağmur yağdıramazlar,

54kendi işlerini düzenleyemezler, hır­sızlığa uğrayan kişiyi kurtaramazlar. Gökyüzü ile yeryüzü arasında uçan kargalar kadar çaresizdirler.

55Altın ya da gümüşle kaplı bu tahta tanrıla­rın bulunduğu tapınak yanacak olursa, kâhinler güvenli bir yer arayıp kaçı­şırlar. Oysa tahta tanrılar orada durup kiriş gibi yanarlar.

56Onlar krala ya da düşmanlara karşı koyamazlar. Bu ortamda onların tanrı olduğunu biri düşünebilir ya da söyleyebilir mi?

57Altın ya da gümüşle kaplı bu tahta tanrılar hırsızlara ya da çapul­culara karşı koyamazlar.

58Şiddete başvuran kişiler onların altın ya da gümüşünü çalabilir, giysilerini alıp gidebilir. Bu tanrılar kendi başlarının çaresine bile bakamazlar.

59Bu düz­mece tanrılardan biri olmaktansa, yü­rekliliğini gösteren bir kral ya da bir evde sahibinin işine yarayan bir kap olmak daha iyidir. Bu düzmece tanrı­lardan biri olmaktansa, içeridekileri koruyan bir ev kapısı olmak daha iyi­dir. Bu düzmece tanrılardan biri ol­maktansa, sarayda bir tahta kolon olmak daha iyidir.

60Güneş, ay ve yıldızlar parlaktır. Onların yapacağı bir iş vardır, onlar yumuşak başlıdır.

61Aynı biçimde şim­şek çakınca çok uzaklardan görünür, rüzgâr tüm ülkelerde eser.

62Bulutlar Tanrı'nın buyruğuna uyup tüm dün­yanın üstünden geçer.

63Ateş yukarı­dan verilen buyruğa uyarak dağları ve ormanları yakar. Ama bu tanrılar gös­terişte ya da güçte onlara eşit değildir.

64Bu ortamda kişi bunların tanrı oldu­ğunu düşünemez ya da söyleyemez, çünkü adaleti sağlamaya ya da insan­lara iyilik yapmaya bunların gücü yetmez.

650nun için bunların tanrı olma­dığını bildiğinize göre, onlardan kork­mayın.

66Onlar lanetleyemezler,  kralları kutsayamazlar.

67Ne uluslar için gök­te işaretler oluşturabilirler, ne güneş gibi parlayabilirler, ne de ay gibi ışık saçabilirler.

68Hayvanlar onlardan da­ha iyi durumdadır, çünkü bir sığınak arayabilirler ve kendilerine bakabilir­ler.

69Bunların tanrı oldukları konu­sunda en ufak bir kanıt yoktur, onlar­dan korkmayın!

70Altın ve gümüş kaplı tahta tan­rılar bir kavun tarlasındaki korkuluk gibidirler, hiç bir şeyi koruyamazlar.

71Ondan öte altın ve gümüş kaplı tah­ta tanrılar bir bahçedeki dikenli çalılık gibidir, her hangi bir kuş üstüne ko­nabilir. Ya da karanlığa atılmış bir ceset gibidir.

72Bunların sırtında çü­rüyen mor renkli süslü ketene bakınca tanrı olmadıklarını anlarsınız. Sonun­da onları da yavaş yavaş yiyip bitire­cekler ve ülkeyi rezil edecekler.

73De­mek oluyor ki, putu olmayan erdemli kişi yeğ tutulur, çünkü o asla rezil ol­maz.


Başlangıç