3. Makabeler
Yahudiler'in İdam Edilmesi İki Kere Engelleniyor
5 1-2Bunun üzerine bütünüyle katılaşan kral ezici bir öfke ve gazapla doldu. Yahudiler'in kötü kaderleriyle karşılaşmaları için fil bakıcısı Hermon'u çağırıp ertesi gün sayıları beş yüz olan filleri bol miktarda saf şarap ve avuçlar dolusu günnük ile sarhoş edip bol bol içtikleri içkinin etkisiyle çılgına dönen filleri Yahudiler'in üzerine salmasını buyurdu.
3Bu buyrukları verdikten sonra özellikle Yahudiler'in düşmanları olan arkadaşları ve ordu komutanlarıyla birlikte yaptıkları ziyafete döndü.
4Fil bakıcısı Hermon ise buyrukları bağlılıkla yerine getirmeye koyuldu.
5Yahudiler'in denetlenmesiyle görevlendirilmiş ve bütün halkın tam olarak yıkıma uğrayacağına inanmış hizmetçiler akşam zamanı çıkıp bu perişan insanların ellerini bağlayıp gece boyunca sürecek olan gözetim için hazırlıklar yaptılar.
6-8Her yönden bağlanarak sıkıştırılmış oldukları için diğer ulusların gözünde Yahudiler yardım edilemeyecek duruma düşmüşlerdi. Fakat gözyaşlarıyla ve susturulması zor haykırışlarla Her Şeye Gücü Yeten, her gücün Egemeni Olan, merhametli Tanrı ve Babaları'nı çağırıp onlara karşı gerçekleştirilmeye çalışılan bu kötü tasarıyı intikamla engellemesi ve görkemli bir belirtiyle kendileri için hazırlanmış bu kötü kaderden kurtarması için dua ettiler.
9Yalvarışları da gayretle göğe yükseldi.
10Bu arada çok miktarda şarap içinceye ve günnük ile tıka basa doluncaya kadar zavallı filleri sarhoş eden Hermon, hazırlıklar konusunda krala bir rapor vermek üzere sabah erkenden avluya gelip kendini takdim etti.
11Fakat Rab, başlangıçtan beri gece gündüz dilediği kişiye verdiği iyilik olan uyku payını kralın üzerine gönderdi.
12Rab'bin bu yaptığından ötürü öyle derin ve keyifli bir uykuya daldı ki, yasadışı amacı suya düştü ve inatçı tasarısı bütünüyle engellendi.
13Bunun üzerine belirlenen saatten kurtuldukları için Yahudiler kutsal Tanrıları'nı övüp kolayca barışanın her şeye gücü yeten elinin gücünü kibirli olan diğer uluslara göstermesi için yalvardılar.
14Fakat saat neredeyse on buçuk olduğunda davetlerden sorumlu kişi konukların toparlandığını görünce krala yaklaşıp onu dürttü.
15Kralı güçlükle uyandırdıktan sonra ziyafet saatinin geçmekte olduğunu anımsatarak durumu ona anlattı.
16Bunu değerlendirdikten sonra kral içki içmeyi sürdürdü ve ziyafet için gelenlerin karşısına oturmalarını buyurdu.
17Bundan sonra onları eğlenmeye teşvik etti ve ziyafetin kalan zamanını daha da neşeyle kutlamaları için ısrar etti.
18Toplantı epey ilerledikten sonra kral, Hermon'u çağırıp tehditler ederek ondan Yahudiler'in neden günün sonuna kadar sağ kalmalarına izin verildiğini açıklamasını buyurdu.
19-20Fakat Hermon kralın arkadaşlarının da yardımıyla kendisine verilen buyrukları gün ağarmadan kusursuzca yerine getirdiğini açıkladığı zaman vahşi kral Falaris'inkinden daha büyük bir acımasızlıkla Yahudiler'in bugünkü uykularından yararlandıklarını söyledi. "Ama yarın hiç bir erteleme olmaksızın yasaya karşı gelen Yahudiler'in yok edilmesi için filleri aynı şekilde hazırla" diye ekledi.
21Kral konuşmasını bitirdikten sonra orada bulunan herkes neşeli ve istekli bir şekilde oybirliğiyle onaylayıp kendi evlerine döndüler.
22Fakat geceyi uyumaktan çok, yok edilmeye mahkum olduğunu sandıkları bu insanlara içlerinden hakaretler ederek geçirdiler.
23Sabah erkenden horoz öter ötmez hayvanları hazırlamış olan Hermon onları büyük arenada hareket ettirmeye başladı.
24Kent halkı büyük bir kalabalık oluşturacak şekilde bu acıklı gösteri için toplanmış gün doğuşunu sabırsızlıkla bekliyordu.
25Fakat zamanları bitmek üzere olan Yahudiler ellerini göğe uzatıp gözyaşları içinde hüzünlü ağıtlarla en ulu Tanrı'ya tekrar yardım etmesi için son nefesleriyle yalvardılar.
26Güneş daha ağarmamıştı. Kral arkadaşlarını kabul ederken Hermon, kralın arzusunu yerine getirmeye hazır olduğunu belirterek gelip onları dışarıya davet etti.
27Fakat kral bunu işittiği zaman çok olağandışı olan dışarı çıkma davetinin de etkisiyle anlama gücünden bütünüyle yoksun kalarak kendisi için büyük gayretle yerine getirilen görevin ne olduğunu sordu.
28Bu her şeye egemen olan Tanrı'nın işiydi. Çünkü O önceden yapılmış olan tasarıları krala unutturmuştu.
29Bunun üzerine, "Ey kral, gayretli amacınız uyarınca" diyerek kralın arkadaşlarıyla Hermon hayvanların ve askerlerin hazır olduğunu bildirdi.
30-31Fakat bu sözler üzerine karşı koyulmaz bir şekilde öfkelendi. Çünkü Tanrı'nın isteğiyle bu konuda aklının dengesi bozulmuştu. Tehdit savurucu bir bakışla şöyle dedi: "Eğer anne baban ya da çocukların burada olsaydı bana şikayet etmek için hiçbir neden bırakmayan, atalarıma olağanüstü ölçüde tam ve sağlam bir bağlılık sergilemiş olan Yahudiler yerine vahşi hayvanlara zengin bir ziyafet olmaları için onların hazırlanmalarını buyururdum.
32Birlikte yetişmemiş olsak ya da sana yararlılığından kaynaklanan sevgi duymasaydım gerçekte bunların yerine sen yaşamından olurdun." Bu görev Mısırdaki tüm generalleri aşıyordu.
33Böylece Hermon beklenmedik ve çok tehlikeli bir tehditle karşı karşıya kaldı. Bakışlarında derin bir korku belirdi ve suratı asıldı.
34Kralın arkadaşları toplanmış olan insanları kendi işlerine salıvererek teker teker oradan sessizce gönderdiler.
35Bunun üzerine kralın söylediklerini işiten Yahudiler kralların kralını, kendini gösteren Rab Tanrı'yı övdüler. Çünkü bu da O'ndan almış oldukları bir yardımdı.
36Fakat kral konuklarının eğlenceye dönmeleri için ısrar edip kutlamayı aynı şekilde devam ettirdi.
37Hermon'u çağırıp tehdit içeren bir ses tonuyla, "Sen zavallı aşağılık, bu konularda kaç kere sana buyruk vereceğim" dedi,
38"Yarın Yahudiler'in yok edilmesi için filleri bir daha hazırla!"
39Fakat onunla birlikte sofrada oturan görevliler aklının dengesizliğine hayret edip şöyle itiraz ettiler:
40Ey kral, bizi aptal yerine koyup daha ne kadar sınayacaksın? Üçüncü kez yok edilmeleri için buyruk verip bu konudaki kararınızı bozuyorsunuz.
41Bunun doğurduğu beklenti nedeniyle kentin tümü kargaşa içinde; bir yığın insanla doldu ve her an yağmalanma tehlikesiyle karşı karşıya."
42-43Bunun üzerine öfke dolan ve her yönüyle vahşi Falaris'e benzeyen kral, Yahudiler'in korunması için düşüncelerinde gelişen değişikliğe aldırış etmeksizin Yahudiler'i hayvanların ayakları altında ezilmek üzere hemen ölüme göndereceğine, ondan sonra da Yahudiye'nin üzerine yürüyüp ateş ve mızrakla hemen yerle bir edeceğine ve kendisinin giremediği tapınağı bütünüyle yakarak içinde kurban kesenleri sonsuza dek tapınaksız bırakacağına sağlam ve geri alınamaz bir ant içti.
44Bunun üzerine kralın arkadaşları ve görevliler büyük sevinç içinde ayrıldılar. Kendilerinden emin bir şekilde askerlerini nöbet tutmaya en elverişli noktalara yerleştirdiler.
45-46Kent hipodroma girmeye çalışan ve itişip kakışan sayısız insanlardan oluşan bir kalabalıkla dolmuştu. Hayvanların günnük ile karıştırılmış kokulu şarapla delilik derecesinde sarhoş edilmesinden ve korkunç aletlerle donatılmasından sonra, fil bakıcısı şafak vaktinde avluya girip söz konusu eylem için kralı harekete geçmeye zorladı.
47Bu yüzden katılaşmış yüreğinden dolayı kral, küfür dolu aklını şiddetli bir öfkeyle doldurduğunda söz konusu halkın acı ve çaresiz yıkımına kendi gözleriyle tanık olmak üzere hayvanlarla birlikte büyük hışımla çıktı.
48Yahudiler, kapıdan çıkan fillerin ve arkalarından gelen askerlerle kalabalığın attığı adımlardan ötürü kalkan toz bulutunu görüp çıkan büyük gürültüyü ve sesleri duyunca
49yaşamlarının son anına ve en acıklı bekleyişlerinin sonuna geldiklerini düşünerek acı feryatlar ve iniltilerle kendilerini birbirlerinin kollarına bıraktılar. Anne babalar ve çocuklar, anneler ve kızlar, memelerinden son sütü emziren anneler akrabalara sarıldılar ve öpüştüler.
50-51Bununla kalmadı, daha önce gökten aldıkları yardımı düşünerek hep birlikte yere kapandılar. Bebekleri memelerinden alıp yüksek sesle haykırarak ölüm kapısının eşiğinde oldukları için her gücün üstündeki Egemen'in kendilerine merhamet etmesi ve kendisini göstermesi için yalvardılar.