1. Makabeler
I. Dimitrios Kral Oluyor
7 Yüz elli yılında Seleukus oğlu Dimitrios Roma'dan kaçtı ve bir kaç kişiyle kıyıdaki bir kente geldi. Orada bir kral sarayı oluşturdu.
2Atalarının topraklarına girerken ordusu Antiyokus'la Lisias'ı tutukladı. Onları onun huzuruna getirmeyi tasarladılar.
3Ama o olanları duyunca şöyle dedi: "Onları gözüm görmesin."
4O zaman ordu onları öldürdü ve Dimitrios krallığında tahta çıktı.
5Ardından başlarında Alkimos olmak üzere, İsrail'deki bütün yasa tanımayanlar ve inançsızlar ona başvurdu. Alkimos'un tutkusu başkâhin olmaktı.
6Kralın önünde halkı suçlayıp şöyle dediler: "Yahuda'yla erkek kardeşleri tüm dostlarınızı öldürdü, bizleri de ülkemizden kovdu.
7Güvenebileceğin birini şimdi oraya gönder. Yahuda'nın gerek bizim ülkede gerekse kralın topraklarında neden olduğu yıkımı görsün ve o kötü kişilerle yardımcılarını cezalandırsın."
8Kral Bakkides'i seçti. Kralın dostlarından biri olan Bakkides Fırat Irmağı'nın batı yakasındaki ülkenin valisiydi. Ünlü biriydi ve krala içtenlikle bağlıydı.
9Onu, başkâhin olarak atadığı inançsız Alkimos'la birlikte gönderdi ve İsrailliler'e ceza verilmesini buyurdu.
10Ardından güçlü bir orduyla yola çıktılar. Yahuda ülkesine va rınca Yahuda'yla erkek kardeşlerine haber gönderip güvenilmez barış önerilerinde bulundular.
11Ama öbürleri bu önerilere güvenmediler, çünkü güçlü bir orduyla geldiklerini görmüşlerdi.
12Bununla birlikte yasa yazıcılarından oluşan bir komisyon Alkimosla Bakkides'in karşısına çıktı. Amaçları adil bir antlaşmaya varılmasını dilemekti.
13İsrailliler arasında barış koşullarını ilk görüşenler Hasidiyanlar oldu.
14Onlar şöyle düşünüyordu: "Harun soyundan bir kâhin orduyla birlikte geldi, o bize kötülük etmez."
15Gerçekten kâhin onlarla barış koşullarını görüştü ve ant içti: "Size ya da arkadaşlarınıza kötülük etmeyeceğiz."
16Bu sözlere inandılar, ama kâhin aralarından altmış kişiyi tutukladı ve bir günde onları öldürdü. Böylece Kutsal Kitap'ın söyledikleri gerçekleşmiş oldu:
17Aranızdaki inanlıların bedenlerini dağıttılar,
Yeruşalim'in çevresinde onların kanını akıttılar,
Onları gömecek kimse yoktu!
18Bu olaydan sonra halk kaygılanıp dehşete kapıldı. Şöyle dediler: "Onlarda doğruluk ya da erdem aramayın, antlaşmalarını ve yeminlerini bozdular."
19Ardından Bakkides Yeruşalimden ayrıldı ve Beytsayit'te kamp kurdu. Ordusundan kaçan askerlerin çoğunu ve başka kişileri tutukladı, hepsini büyük su deposuna atıp öldürdü.
20Sonra ilin yöneticisi olarak Alkimos'u oraya atadı ve onu desteklemesi için oraya bir ordu bıraktı. Bakkides kralın yanına döndü.
21Alkimos başkâhin olmak için güçlü çabasını sürdürdü.
22Kendi uluslarının dirliğini bozanlar onun çevresinde toplandı. Yahuda ülkesinin yönetimini ele geçirip İsrail'de büyük yıkıma neden oldular.
23İsrailliler'e kötülük yapmakta Alkimos'la onu destekleyenlerin putperestlerden daha ileri gittiğini görünce,
24Yahuda tüm Yahudiye ülkesinin çevresini sardı. Amacı, ordusundan kaçanlardan öç almak ve ülkede özgürce dolaşmalarını engellemekti.
25Yahuda'yla onu destekleyenlerin ne denli güçlü olduğunu gören Alkimos, onlara direnecek güçte olmadığını anladı ve kralın yanına dönerek onları suçladı.
Nikanor Yahudiye'de
26Kral, İsrail'in koyu bir düşmanı olan generallerinden ünlü Nikanor'u oraya gönderdi ve ulusun kökünü kazımasını buyurdu.
27Güçlü bir orduyla Yeruşalim'e gelen Nikanor, güvenilmez barış önerileriyle Yahuda'ya ve erkek kardeşlerine ulaklar gönderip
28şöyle dedi: "Aramızda savaş olmasın, beni koruyan bir kaç askerle ilerleyeceğim ve barışçı biçimde karşılaşacağız."
29Yahuda'ya geldi ve oldukça barışçı biçimde karşılaştılar. Ama düşman, Yahuda'yı kaçırmak amacıyla hazırlıklar yapmıştı.
30Nikanor'un onu gelip görmekle ne denli güvenilmez amaçlar peşinde olduğunu anlayınca, Yahuda kaygılandı ve yeniden buluşma önerilerini geri çevirdi.
31Tasarısının su yüzüne çıktığını anlayan Nikanor Yahuda'yla savaşmak için Kafarsalama dolayına gitti.
32Nikanor'un yaklaşık beş yüz askeri vuruldu, geri kalanlar Davut Kenti'ne sığındı.
Tapınakla İlgili Gözdağı
33Bu olayların ardından Nikanor Siyon Dağı'na çıktı. Bazı kâhinler toplumun ileri gelen kişileriyle birlikte kutsal yerden çıktılar, onu barışçı biçimde karşıladılar ve kral için kurban kesildiğini ona gösterdiler.
34Ama o onlarla eğlendi, onlara güldü, onlara saygısızca davranıp küstah bir dil kullandı, öfkeyle sövüp saydı:
35"Yahuda ordusuyla bana teslim edilmezse, size söz veriyorum ki, geri döner dönmez bu binayı ateşe vereceğim!" deyip öfkeyle gitti.
36Bunun üzerine kâhinler yeniden içeriye girdiler, yaşlı gözlerle sunağın ve kutsal yerin önünde durarak şöyle dediler:
37"Sen bu evin adınla anılmasını istedin, bu evde dua edilmesini ve ulusunun dileklerde bulunmasını istedin.
38Bu adamdan ve ordusundan öç al, onların kılıçtan geçirilmesini sağla. Küfürlerini anımsa ve onlara süre tanıma."
Adasa'da "Nikanor Günü"
39Nikanor Yeruşalim'den ayrıldı ve Beythoron'da kamp kurdu. Suriye'den gelen bir ordu orada kendisine katıldı.
40O arada Yahuda, üç bin kişilik ordusuyla Adasa'da kamp kurdu ve şöyle dua etti:
41"Asur kralının ulakları küfrettiği zaman, senin gönderdiğin melek onun ordusunda yüz seksen beş bin kişiyi darbeyle yere yıktı.
42Aynı biçimde senin bugün bu orduyu da ezdiğini görelim, böylece bu adamın tapınağına küfrettiğini herkes öğrenecektir. O adamı yaptığı kötülüğe göre yargıla."
43Ordular Adar ayının on üçünde karşılaştılar, Nikanor'un ordusu ezildi ve savaşta ilk önce kendisi öldü.
44Nikanor'un öldüğünü görünce askerleri silahlarını atıp kaçtı.
45Yahudiler bir günlük yolculuk yapıp Adasa'dan Gazar'ın çevresine dek onları kovaladılar. İzlerken onları uyarmak için iki kez boru çaldılar.
46Yahudiye'nin çevresindeki köylerden gelen halk onların kaçışını önledi, böylece birbirleriyle savaşmaya başladılar. Tümü kılıçtan geçirildi, sağ kalan olmadı.
47Malları yağma edildi, Nikanor'un başı ve sağ eli kesildi. Nikanor bir küstahlık gösterisi yaparak sağ elini uzatmıştı. Başıyla eli Yeruşalim'de gösterildi.
48Halk çok sevindi ve o günü büyük bir bayram olarak kutladı.
49Gerçekten her yıl Adar'ın on üçünde o günü kutlamaya karar verdiler.
50Yahuda ülkesi kısa bir süre barışı tattı.