Ezra
Sonun Belirtileri
9Melek şöyle yanıtladı: "Bütün bunları dikkatlice düşün. Sana söylenenlerin bir kısmının gerçekleştiğini gördüğünde,
2yüce Tanrı'nın yaratmış olduğu dünyayı yargılayacağı zamanın geldiğini anlayacaksın.
3Yeryüzünde depremler, isyanlar, uluslar arasında anlaşmazlıklar, güvenilmez yönetimler, korkuya kapılan krallar olacak. Bunları görünce
4dünyanın başlangıcından beri yüce Tanrı'nın söylemiş olduğu olayların gerçekleştiğini anlayacaksın.
5Yeryüzünde olan her şeyin bir başlangıcı ve açıkça belirlenmiş bir sonu var.
6Yüce Tanrının belirlediği zamanlar için de bu böyledir. Mucizelerle görkemli işler başlangıcı, güçlü işler de sonu belirtir.
7"Güven içinde gelip yıkımdan kaçan her kim olursa, o kişi
8iyi eylemleri ve gösterdiği inanç sayesinde, önceden sana söylemiş olduğum tüm o tehlikelerden kurtulacak, bütünüyle sonsuzluk için sınırlarını çizmiş olduğum ülkeme girecek. Kurtuluşa tanık olacaktır.
9Benim yasamı kötüye kullanmış olanlar ise bir sürprizle karşılaşacaklar. Onların saygısızlıkları kendilerine sürekli sıkıntı getirecek.
10Kendilerine vermiş olduğum tüm iyi şeylere rağmen, yaşamları boyunca beni kabul etmeyenlerin hepsi,
11özgürken bile yasamı hor görmüş olanların hepsi, yol açıkken küçümseyerek pişmanlık ve tövbe düşüncesini akıllarından çıkarmış olanların hepsi
12gerçeği ölümden sonraki şiddetli acıyla öğrenecekler.
13Ezra, tanrı tanımazların nasıl cezalandırılacağı konusunda soru sormayı bırakmalısın. Bunun yerine artık doğru kişilerin nasıl ve ne zaman kurtulacağıyla ilgilen. Dünya kendilerinin olmak üzere onlar için yaratıldı."
14Ben de,
15"Önceden söylemiş olduğumu yineliyorum" dedim,
16"Yitik kişiler kurtulmuşlardan çok daha fazla. Bu bir su damlasını bir dalga ile karşılaştırmaya benzer."
17Melek bana şöyle yanıt verdi: "Ekilmiş tohum, çiçeğin rengi, işçinin ürünü, çiftçinin hasadı toprağa bağlıdır.
18Dünyayı yaratmadan önce üzerinde yaşayacaklarla ilgili planlar yapıyordum. O zaman henüz yaşayan can olmadığı için hiç kimse planıma itiraz edememişti.
19Bu dünyayı bitmez tükenmez bir gıda ve akıl almaz bir yasayla donattım. Buna karşılık yarattıklarım çürümüş bir yaşamı tercih ettiler,
20Dünyama baktım, işte çürümüşlük yayılmıştı. İnsanın fena düşüncelerinden dolayı tehlike içindeydi.
21Bunu gördüğümde onları yok etmemek için kendimi zor tuttum. Bir salkımdan bir tane üzümü, ormandan bir tane ağacı kurtardım.
22Bırak öyleyse, kaybolmak için doğmuş olan yığınlar yıkıma uğrasınlar. Ama kurtuluş için yetkinliğe erdirdiğim halkım güvenlikte olsun.
23"Sen Ezra, bir hafta daha bekle.
24Bu kez oruç tutma, ama hiç bir evin olmadığı çiçekli bir tarlaya git, sadece orada ne yetişiyorsa onu ye. Hiç et yeme, şarap içme, durmadan yüce Tanrı'ya dua et.
25Daha sonra yine seninle konuşmaya geleceğim."
Dördüncü Görüm
26Böylece meleğin beni yönlendirdiği Ardat diye adlandırılan tarlaya gittim. Orada çiçeklerin arasında oturdum. Yiyeceğim tarlada yetişen neyse oydu, gönül hoşnutluğu ile yedim.
27Hafta sona erdi. Ben tekrar bütün o zihin bulandıran tereddütlerle aklım karışık ve sıkıntılı olarak, otların üzerine uzanmış yatıyordum.
28Sessizliğimi bozup yüce Tanrı'ya yakardım:
29"Ey Rabbim" dedim, "Mısır'dan göç zamanında atalarımız çorak ve ayak basmamış çöl boyunca seyahat ederken, onlara kendini gösterdin.
30'Duy beni İsrail, dinle sözlerimi Yakup soyu.
31Bu, meyvesini toplamanız, size sonsuza kadar görkem getirmesi için aranıza ektiğim benim yasamdır' dedin.
32Ancak yasanı almış olan atalarımız ona uymadılar, senin buyruklarını dikkate almadılar. Mahvolan yasanın meyveleri değildi, o senin olduğu için bu olanaksızdı.
33Yasayı alanlar mahvoldular, çünkü onların içine ekilmiş olan iyi tohumu güvenle saklamakta başarısız oldular.
34Şimdi, genel yargı şudur: Tohum toprağa ekilir veya bir gemi denizin üzerine konur ya da yiyecek veya içecek bir kabın içine.
35Daha sonra eğer tohum, gemi veya kabın içindekiler harap olsa da, onları koruyan onlarla birlikte mahvolmaz.
36Ama biz günahkârlar için bu durum farklıdır. Mahvoluş biz yasayı alıp günah işleyenlerin başına gelir, çünkü yasa onu barındıracak olan kalplerimize ekilmiştir.
37Yasanın kendisi ise mahvolmaz, buna karşın, büsbütün kendi görkemiyle yaşamda kalır."
Ağlayan Kadın
38Bu düşünceler aklımdayken etrafıma bakındım, sağımda büyük bir acı içinde yas tutup yüksek sesle ağıt yakan bir kadın gördüm. Elbisesi yırtılmıştı, başında küller vardı.
39Düşüncemi bir yana bırakarak ona dönüp şöyle seslendim:
40"Neden ağlıyorsun? Seni kederlendiren nedir?"
41"Efendim" diye yanıtladı, "Lütfen, beni göz yaşlarım ve kederimle baş başa bırakın. Yüreğimin acısı ve sıkıntım çok büyük."
42"Anlat bana" diye rica ettim, "Ne oldu sana?"
43"Efendim" dedi, "Otuz yıllık evliliğim boyunca kısır ve çocuksuzdum.
44Bu otuz yıl boyunca her gün, her saat, gece gündüz yüce Tanrı'ya yalvardım.
45Otuz yıl sonra Tanrım dualarımı yanıtladı. Sıkıntıma acıdı, kederimi dikkate alıp bana bir oğul bağışladı. Çocuk kocama, bana ve bütün komşularımıza ne büyük bir mutluluk getirdi! Güçlü Olan'a ne kadar çok şükrettik!
46Onu yetiştirirken büyük acılara katlandım.
47Zamanı gelince onun için bir eş seçip düğün gününü belirledim.